Pages

10 Kasım 2013 Pazar

Hayatın Bizim İçin Başka Planları Var



 3-5 arkadaş kantinde oturuyoruz. Üniversiteliyiz biz. Kimse sorsam aynı şeyi söylüyor. Ya ben burayı istemiyordum ya da bu işi yapmayacağım, çalışmak istemiyorum. Ne diye buradasınız? Geçen eski sevgilimleyim. O zamanlar sevgilimdi, şimdi eskidi. Dedim ki senin bölümündekilere sordun mu, neden okuyorlar orada diye. İsmi güzel dedi. Şaka bir yana çoğunun alakası yoktu o bölümle. Benim yerimi dolduran onlar yani? Onlar yüzünden beni almıyorlar ha? Sırf puanları yüksek diye. Vay anam vay.

 Dur bak hikayeyi dinleyin ya da okuyun şimdi. İlkokul genelde evinin yanında olandır. Çok yok öyle, kardeşim benim çocuğum burada okuyacak diyen. Onlarda para var zaten. Bende isterdim kolejde okumak. Genelde yakın olan makuldür. Her şeyi öğreniyoruz okulda. Lise kapısı gözükür bize. Şimdi nereye seçicem. Seçmek yooook! Kazanacaksın. Nasıl? Sınav ile. Hadi buyrun. Tercih yaptım ben. 6 tane lise yazdım. Anadolu lisesi vardı o zamanlar. Havalı liselerdi. Sonra babaannem dedi ki 7.yi yaz. Yazdım. Bakmamıştım ne yazdığına. Yedinci olan tuttu. Benle alakası yok tercihin. Meslek okudum işte bu yüzden. Çoğu kişi öyle. Adapte oluyorsun okula. Çünkü sana ne öğretirlerse o olman gerekiyor. O şekilde büyüyoruz biz çünkü. Masaya ne konursa o yenir. Mantı mı seviyorsun. Artık annen ne zaman yaparsa be gülüm. Anne ben yarın et istiyorum dersen, bir nebze.

 E üniversite geldi. Gene kazanacaksın diyorlar bana. Bir sürü üniversite yazıyorum. Bazıları var ki adı güzel diye Üniversite yazıyor. Ya da Üniversite güzel diye. Ne olmak istediğinin bi önemi yok. Olsa bile kazanamıyorsun ki kardeşim. Hayatın hep senin için başka planları var. Forvet olmak istiyorum ben halı saha maçlarında. Beni defans ol diye çağırıyorlar. Te allam istemiyorum kardeşim. Aklımdakini olucam ben. Cık, olmaz diyor sana hayat. Ben ne dersem o diyor, adapte olacaksın diyor. Ailen Galatasaraylı. E sende Galatasaraylı olacaksın. Aileden yadigar! Benim tercihim hani? Yok. Aile baskısı. Bu parti içinde geçeri. Var yani böyle insanlar. Sen karar veremiyorsun. Onlar karar veriyor.

 Hayallerin var. Olmak istediğin şey için uğraşıp duruyorsun. Ama çok iyi çalışıyorsun. Fakat seni kimse görmüyor. Onlar başkalarını seçiyorlar. Sende zorunlu olarak ayakta kalabilmek için başka bir dala yöneliyorsun. Ferhat Göçer değiliz ki hiçbirimiz. Adam şarkıcı olmak istemiş doktor olmuş. Geçen sene sanırım, bir kadın tenisçi tenisi bıraktı. Dediği şey şu; tenisten nefret ediyordum hep ama yapabildiğim tek şey buydu. Çocukluktan göndermişler çünkü onu. Adapte olmuş. O kadar adapte olmuş ki dünyaca ünlü olmuş. Hayat hep senin yerine karar alıyor. Napcaz bunu? Hayatın boyunca esmer bir sevgilin olsun istersen, bembeyaz tenli bir kız ile evlenirsin. Aşk işte. Onuda yöneten hayat.

 Geçen adama dedim ki, abicim neden bu işi yapıyorsun? Cevabı epic derecede güzeldi; Bilmiyorum. Adam bilmiyor yahu. Ne istemiştin diyorum, bana ne istediğini söylemeden, sınavı kazanamadım diyor. Bak adam yetenekli fakat sınavı geçemediği için yapamıyor. Bu yüzden Steve Jobs gibi adamlar garajdan çıkıyorlar işte. Ben yönetmen olmak istiyorum. Çektiğim kısa filmler ödül aldı. Yetenekliyim işte bildiğin. Tak önüne fizik ve kimya soruları. Benim yabancı dilim çok iyi, ben gideyim bu ülkeden, tak önüne 2 parça kumaş, dikiş yapıcaz, baba mesleği. He zeki adam çabalar, hayata çalım atar kurtulur. Ya atamazsan o çalımı?

 Hayatın hep sizin yerinize aldığı kararlar vardır. Siz ne kadar isteseniz uğraşsanız da, o çocuk sizin sevgiliniz olmayacak, istediğiniz mesleği yapamayacak, istediğiniz evde oturamayacak ve klozetin kapağı ısınmayacak! Adapte olmaya itiliyoruz. Ben bunu sevmiyorum. Kusura bakma seveceksin en meşhur cevap. Sevmiyorsan başka bir şey olsun diyen insanın canını yerim. Esasında buradan ailelere seslenmek istiyorum. Lütfen oğlunuzun/kızınızın geleceğini hayat piyangosuna bırakmayın. Ellerinden tutun, isteklerini dinleyin. Onların gerçekleştirecek gücü olmayabilir, sizin var. Siz gerçekleştirin ki çocuklarınız hayallerini yaşayabilen huzurlu insanlar olsunlar. Yoksa daha çok masaya yemeği fırlatırmışcasına getiren garsonlar ile karşılaşırız. He bize düşen görev nedir? Never give up. Ya sürünürsün ama en sonunda elde edersin hayatını. Ya da sürünmem ben der hayat boyu sürünürsün. Babası zenginler hariç!

0 yorum:

Yorum Gönder